Tanımak istedin, tanıdın.
Gelmek istedin, geldin.
Sevmek istedin, sevdik.

Tanımak istedin. Beni, birbirimizi tanımak. Sen istedin. Hiç itirazsın adım attım. Ama yine de acaba dedim, yıllarca beklediğim o an o işaret sen misin. Sordum kendime. Yapmamam gereken bir şeyi mi yapıyorum. Keşke demektense, denememektense yap dedim kendime. Bir fırsat ver, tanı. Ne kaybedebilirsin ki dedim. Oysa neleri kaybediyormuşum kendimde farkında değildim.

Gelmek istedin. Tanıdıkça gelmek istedin. Daha yakın olmak, ellerimden tutmak. Hayaller kurmak, birlikte daha çok vakit geçirip, birlikte bir şeyler yapmak istedin. Mesela filmler izlemek, yemekler yapmak, ders çalışmak, vloglar çekmek, anılar biriktirmek… daha sayısız bir sürü şey.

Sevmek istedin. Her şeye, her olaya, kendine bile inat sevmek istedin. Bir gelecek olsun istedin, bir yol çizelim istedin ve en önemlisi biz olalım istedin.

Öyle bir alıştırdın ki kendine, öyle bir bağlandın ki. Alışkanlığım haline getirdin kendini. Tuttun ya bir kere ellerimden hiç bırakmayacaksın sandım. Gözlerimin içine bakamayıp kaçırdığın o kara gözlerinle bağlandın kendine. Sarılınca elektriklenen saçlarınla bağladın.

Okul kapısından çıkıp yanıma koşarak gelip sarıldığın o gün, o his. Bir başka gün sana bahsettiğim ufak bir hedeften sonra gözlerinin içinin gülüşünü, yüzündeki o heyecanı, yaşadığın o sevinci. Anlatamam burada. Yazamam, tarif edemem kelimelerle o anları.

Sayısız güzel günlerimiz oldu birlikte. Yan yana olduğumuz, eğlendiğimiz, dertlerimizi paylaştığımız, telefonda konuştuğumuz, mesajlaştığımız sayısız güzel günlerimiz.

Kısa bir süre aldı belki bunlar ama seninleyken hızla geçen ve sensiz geçmeyen o vakit içerisinde bana sanki yıllar geçmiş gibi geliyor sevgili.

Tanımak, gelmek ve sevmek isteyen sen bu sefer de gitmek istedin. Tüm tatlı günleri, tüm mutlu anlarımızı, tüm hayallerimizi, tüm hedeflerimizi her şeyi bir kenera bırakarak kendini ve beni yalnızlığa hapsederek gitmek istedin.

Seni üzmekten korkuyorum, buna hakkım yok dedin ya hani defalarca işte ilk defa üzdün sen beni sevgili. Yaşanmış ve yaşanacak hayallerin ortasında ellerimi bırakarak terk edişinle üzdün.  Sana son kez sarılmama fırsat vermeden terk edişinle üzdün. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler ya hani, bana bunu hissettirerek üzdün sen sevgili. Korkumu bana yaşatarak üzdün.

"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma. Boş yere mağaramdan çıkarma beni. Akışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna."
Bu satırları okumuştum sosyal medyada. Beni unuttun mu bilmiyorum ama bırakıp gittin. Yıllarca mağarama hapsolmuş beni mağaramdan çıkartıp bırakıp gittin sevgili.

En kötüsü de alıştırıldıktan sonra gelen yalnızlık oldu. Alışmıştım sana, bize, hayallerimize. Seninle olan mutlu, mutsuz, huzurlu, huzursuz tüm günlerimize.

Şimdi sadece geride tatlı küçük birer anı, yarım kalmış bir sürü hayaller ve yalnız, kırgın ve yorgun bir kalp.

BT Köşe Yazısı - Sen İstedin 

Back to Top